1. Düz (amphibol) asbest
-
crocidolite (mavi asbest),
-
amosite (kahverengi asbest),
-
tremolite,
-
anthophollite ve
-
actinolite
2. Eğri lifli (chrysotile) =Beyaz asbest
iki türü vardır.
-
Beyaz asbest endüstride kullanılan asbest türü olup, diğer asbest türlerinin
çıkarılması ve kullanılması yasaklanmıştır.
-
Sağlık için en tehlikelileri mavi asbest ve kahverengi asbesttir. Bunların
kullanılışı birçok ülkelerde yasaklanmıştır.
-
Mavi asbest kullanımı birçok ülkelerde yasaklanmış olmasına karşın
daha az kanser yapıcı olduğu düşünüldüğü için bazı ülkelerde sıkı
kontrol altında kullanılmaktadır.
Asbest sadece solunum yoluyla vücuda girdiğinde hastalık yapabilmektedir.
Sebep olduğu hastalıklar, selim veya habis olabilmektedir.
Birinci grubun içinde, akciğer zarında fibrosis, kalsifikasyon (Kireç
oturma), effüzyon (sıvı toplanması); akciğer dokusunda fibrosis (asbestosis)
yer alır.
İkinci grupta ise, akciğer zarı ve peritonun(karın içi zarı) maliğn
mezotelyomaları, akciğer kanserleri ve az da olsa gırtlak ve sindirim
organı kanserleri bulunur.
Malign mezotelyoma plevra-akciğerleri saran zar- (%90), periton-karın içini
döşeyen zar- (%6-10) ve perikard-kalbi saran zar- boşluklarının seröz yüzeylerinden
köken alan bir tümördür. Nadir olarak testisde (Üzerindeki zarda) de
gelisebilmektedir.
Hiç sigara içmeyen ve endüstriyel ilişkisi olmayan kişilerde akciğer
kanser riski 1 kabul edilirse, bu oran günde 20 sigara içenlerde 45'e, hem
sigara içen ve hem de asbest tozu soluyanlarda ise 92 katına çıkmaktadır.
Kanserojen olan sigara ve asbest birlikte olduğu zaman insan sağlığı için
çok tehlikeli bir mineral olabilmektedir. Türkiye'de kırsal bölge
erkeklerinin sigara içme oranı %70'leri bulduğunu ve bununla birlikte
asbest lifi soluduğunu var sayarsak halkımızın ne kadar yüksek kansere
yakalanma riski olduğunu anlarız.
Malign Mezotelyomanın İlk kez 1960 yılında Wagner ve arkadaşları tarafından
Güney Afrika'da asbest teması ile ilişkili olarak meydana geldiği
bildirilmiştir. Bu tarihten sonra asbest teması ve mezotelyoma oluşması
arasındaki ilişki çok sayıda çalışma ile kanıtlanmıştır.
Batı ülkelerinde mesleksel veya asbest madenleri çevresinde yaşayanlarda
oluşan çevresel temas sonucu gelişen mezotelyoma; Türkiye, Kıbrıs,
Yunanistan, , Afganistan, Korsika, Bulgaristan gibi ülkelerde asbest ile
karışmış toprağın (beyaz toprak) ev işlerinde kullanılması
sonucunda gelişmektedir.
Türkiye'de, Orta ve Güneydoğu Anadolu'da önemli bir halk sağlığı
problemi oluşturmaktadır. Türkiye'de ayrıca Kapadokya bölgesinde 3 köyde
(Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır köylerinde) diğer asbest olmayan bir
mineralin MPM epidemisine yol açtığı bulunmuştur. Bu mineral fibröz
"zeolite" (erionit) olarak adlandırılmaktadır.
Erionit en güçlü karsinojen (Kanser yapıcı) olarak kabul edilmekte
olup, bu köylerde evlerin yapıldığı tüf kayaları ile evlerin dayanığı
ve kiler olarak kullanılan mağaraların duvarlarında bulunmuştur.
Türkiye'de insidans hakkında kesin bilgi vermek mümkün değildir. Fakat
sorunun boyutları büyüktür. Deneysel çalışmalar ile erionitin beyaz
asbestten 300-800 kat, mavi asbestten ise 100-500 kat daha karsinojen olduğu
gösterilmiştir.
Asbestin selim veya habis hastalık yapabilmesi için, solunduktan 20-40 yıl
bir sürenin geçmesi gerekmektedir. İnsanlar asbesti, iş ortamında veya
çevresel yolla soluyabilir. Az da olsa, asbest işçisinin giysisine takılmış
olan tozu evdeki yakınları olarak soluyabilmektedir.
Türkiye'de Orta Anadolu'da yaklaşık olarak 16 milyon kişinin kırsal bölgede
yaşadığı kabul edilmektedir. Bunların yirmi yaşın üstündekilerin yaklaşık
% 25'inde asbeste bağlı selim plevral hastalıklar bulunmaktadır. Bu oran yaş
ilerledikçe doğrusal olarak artmakta ve % 80'lere ulaşabilmektedir.
Asbest denilince akla Malign mezotelyoma gelmektedir. Batı dünyasında maliğn
mezotelyoma insidansı( görülme sıklığı) 1- 2.2 / 1.000.000 / yıl iken Türkiye'de
yılda en az 500 kişide bu hastalık görülmektedir. Türkiye'de yeterli
istatistiksel çalışma olmamakla birlikte plevral mezotelyoma oluşma riski
996/100.000 kişi/yıl olarak tahmin edilmektedir.
Batı ülkelerinde emekli asbest işçisi hastalığı olan malign mezotelyoma,
ülkemizde orta yaş hastalığı durumundadır. Bizim kırsal bölgemizin
insanları asbesti çevresel yolla solumaktadır. Yukarıda bildirilen yıllık
sayının en fazla onu mesleksel asbest solunmasıyla meydana gelebilmiştir.
Yani, batı dünyasının mesleksel hastalığı, bizim çevresel hastalığımızdır.
Türkiye'de asbest liflerinin solunması, içinde asbest bulunan beyaz toprağın,
"Ak toprak", "Gök toprak", "Ceren toprağı"
"Çelpek" gibi çeşitli isimlerle, kireç, sıva, çatı ve zemin
toprağı olarak kullanılmasından gelmektedir. İç Anadolu köylerinde bu
amaçla kullanılan toprağın çoğunun içinde hiçbir endüstriyel değeri
olmayan tremolite asbest bulunmaktadır. Bu tür asbestin lifleri tıpkı mavi
ve kahverengi asbest gibi ince uzun veya kalın olabilmektedir.
Ülkemizde çevresel yolla asbest solunmasına bağlı hastalıkların en yoğun
olduğu bölgeler: Eskişehir'in Mihallıççik ilçe ve köyleri, Konya Ereğli'sinin
Halkapınar ve Ayrancı köyleri, Çankırı'nın Ilgaz ve Şabanözü köyleri
ve Yozgat'ın Sorgun ilçesi ve köyleri, Sivas'ın Yıldızeli ve Şarkışla
köyleri, Güney Doğu Anadolu bölgesinde Diyarbakır'ın batısındaki
Ergani ve köyleri, Elazığ'ın Maden ve Polu köyleri, Malatya, Adıyaman
ve Urfa'nın Siverek ilçesi yer almaktadır. Karadeniz'in sahil bölgeleri
ve Doğu Anadolu yerleşim yerlerinde asbestle ilgili hastalık
bulunmamaktadır. Trakya'nın birkaç köyünde asbest solunmasına bağlı
beniğn plevral değişikliklere rastlanmıştır. Ege bölgesinde sadece
Denizli'in Tavas ilçesi köylerinde, Burdur'un Yeşilova bölgesi, Kütahya'nın
Aslanapa ve Gediz ilçesi, Afyon'un Elmadağ ilçesi köylerinde sporadik
asbestle ilgi hastalıklar bulunmuştur. Akdeniz bölgesinde, Toros dağları
yamaçlarındaki köyler ve Hatay'ın Kırıkhan ve Reyhanlı köylerinin
bazılarında tremolit asbest içiren toprağın yukarıda bahsedilen yolla
kullanılması sonunda iç ortam havanının solunmasıyla asbesle ilgili
hastalıklar gelişmektedir.
Binlerce yıl önce Erciyes, Hasandağ ve hemen yakınındaki Melendiz dağlarının
volkanik lavlarının örttüğü, yabancıların Cappadocia, bizlerin Göreme
dediği bölgede eşsiz doğa harikası olan jeolojik bir yapı ortaya çıkmıştır.
Bu yörenin sadece üç yerinde, su ve tuz ile reaksiyona giren volkanik
lavlar kristalize olarak lifsel yapıda erionite'nin oluştuğu yerlerde
Karain, Tuzköy ve Sarıhıdır köyleri yerleşmiştir. Erionite'nin
asbestin yaptığı hastalıkların tümüne sebep olduğu Göreme bölgesindeki
çalışmalarla gün yüzüne çıkmıştır. Bu bölgedeki üç köyden ayrı
olarak diğer köylerde seyrek de olsa malign plevral ve peritoneal
mezotelyoma endemisi olduğu Prof Dr. İzzettin Barış ve ark tarafından
yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Kanserin oluşmasında esas etken
erionite olmakla beraber genetik yatkınlık da ek faktör olarak etkilidir.
Mezotelyomada Belirti ve Bulgular
Mezotelyoma çoğunlukla akciğer zarları arasında sıvı artışına
neden olduğu için ilk belirtiler genellikle sırt, göğüs ve yan ağrısı(
nefes alıp verince batma şeklinde ağrı)dır. Ağrı giderek artar ve
devamlılık kazanır. Plevra boşluğunda biriken sıvı miktarının
artması ile hastada nefes darlığı ortaya çıkar. Bunun dışında öksürük,
hastalığın yaygınlığı ile ilişkili olarak karında şişme, karın ağrısı
gibi belirtiler de olabilir.
Mezotelyomada Tanı
Bu belirtilerle hekime başvuran hastanın fizik muayenesinde genellikle göğsün
hasta tarafının sağlam tarafa göre hafif küçülmüş olduğu saptanır.
Hastalığın olduğu tarafta akciğer zarları arasında sıvı toplanmasına
bağlı olarak dinlemekle solunum sesleri azalmıştır ya da işitilmez.
Standart akciğer grafisi ve bilgisayarlı tomografik tetkikte plevra boşluğunda
sıvı toplandığı akciğer zarının akciğeri bir zırh gibi saracak şekilde
kalınlaşmış olduğu görülür.
Radyolojik yöntemlerle plevra boşluğunda sıvı saptanan hastadan bir
enjektör yardımı ile bir miktar sıvı alınarak incelenir. Sıvıda tümör
hücrelerinin görülmesi ile nadir olgularda mezotelyoma tanısı
konulabilir ancak kesin tanı için çoğu kez doku tanısına yani
biyopsiye ihtiyaç vardır. Biyopsi kapalı plevra biyopsisi, açık plevra
biyopsisi ya da torakoskopik yöntemlerle yapılabilir.
Hastaların başvuru anındaki yaşı ortalama 50 yaştır.
Olguların yaklaşık %25'i 40 yaşın altındadır. Mesleksel temas sonucu
gelişen mezotelyomada ise hastalar daha yaşlıdır.
Çevresel nedenli MPM olgularında erkek/kadın oranı 1.1 ile 1.9 arasında
değişmektedir; yani nispeten eşittir.
Hastaların semptomlarının başlaması ile başvurmaları arasında geçen
süre ortalama 5 aydır.
|